calismabarisi@gmail.com

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun Getirdiği Yeni Düzenlemeler

Yazar; Mahmut KESKİN

25.10.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu(Yeni), yaklaşık 70 yıldır uygulama alanı bulan ve günümüz işçi – işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklı uyuşmazlıkları hızlı ve etkin çözüme ulaştırabilme yeteneği azalmış olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununu(Eski) mülga edip yürürlükten kaldırmıştır.7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Genel Gerekçesinde, “5521 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1950 yılından bugüne kadar geçen 67 yılda, iş hayatı çok hızlı bir değişim ve gelişim göstermiştir. Nüfus artmış, iş alanları ve iş yapma şekli değişmiş, teknoloji olağanüstü seviyede gelişmiş, sosyal güvenlik hukukuna ilişkin alan genişlemiş ve işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlık çeşit ve sayısı ciddi oranda artış göstermiştir. Bu durum, iş mahkemelerinin yükünü de diğer hukuk mahkemelerine oranla daha fazla artırmıştır.”ifadelerine yer verilmekle İş mahkemeleri Kanunu’nun değişen çalışma hayatı ihtiyaçlarına uygun şekilde revize edilmesi gerektiğini ve işçi – işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların hızlı ve sulh ile çözümünü gaye edinildiği görülmektedir. Söz konusu Kanun değişikliğiberaberinde İş hukuku yargılaması alanında önemli güncellemeler ve değişiklikler getirmiştir. Toplamda 39 maddeyi ihtiva ederek kabul edilen ve Resmi Gazete’de yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu; 6 maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununda, 12 maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda, 8 maddesi ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda, 1 maddesi ile 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamesinde değişiklikler ve/veya ek maddeler getirmiştir. Aşağıda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun getirdiği yeni düzenlemeler konu başlıkları ile işlenmiştir.

İş Mahkemelerinin Görev Alanı Kapsamı

7036 sayılı Kanunun 5.maddesi ile Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunundan farklı olarak İş Mahkemelerinin görev alanı genişletilmiştir. Mezkur düzenleme ile İş Mahkemelerinin işçi –işveren arasındaki uyuşmazlık konularında tam bir uzmanlaşma sağlayacağı ve uyuşmazlığı hızlı ve etkin çözüme ulaştırabileceği düşünülmektedir. Nitekim söz konusu kanun maddesinin gerekçesinde, “Böylece iş mahkemeleri, işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşımla, işçi ve işveren arasında iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesi sağlanacak, uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edilecek ve yargı yoluna başvuranların hakları daha iyi korunacaktır.” ifadelerini barındırmaktadır.İş Mahkemeleri görev alanı kapsamındaki dava ve işler;

-5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna tabi gazeteciler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıkları,

-854 sayılı Deniz İş Kanununa tabi gemiadamları ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıkları,

-4857 sayılı İş Kanununa tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıkları,

-6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine (genel hizmet sözleşmesi, pazarlamacılık sözleşmesi, evde hizmet sözleşmesi) tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıkları,

-İdari para cezalarına itirazlara ilişkin davalar,

-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4.maddesi kapsamındaki ( 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa Geçiş Hükümleri) uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik kaynaklanan uyuşmazlıklar,

-Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklar.

Mahkeme süreci öncesi Arabuluculuk zorunluluğu (Dava Şartı)

7036 sayılı Kanunun 3.maddesi ile Yargı mercilerinin yükünü önemli ölçüde azaltabilecek ve etkili bir sulh yöntemi olan arabuluculuk kurumu iş mahkemelerinde dava açılmadan önce başvurulacak zorunlu bir süreç olarak getirilmiştir. Mezkur madde gerekçesinde, “6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca ihtiyari arabuluculuk kurumu hukuk düzenimizde yer almakla birlikte madde ile, “dava şartı olarak arabuluculuk” kurumu ilk defa hukukumuza girmekte ve maddede yer alan uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması bir zorunluluk olarak öngörülmektedir.”ifadesi yer almaktadır. Söz konusu madde kapsamında iş mahkemelerine başvuru öncesinde dava şartı olan arabuluculuk süreci ile ilgili bendler halinde düzenlemeler bulunmaktadır. Düzenlemeler genel ifadelerle aşağıda tasnif edilmiştir.

-Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.  Ancak iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları söz konusu durumdan kanun hükmü ile istisna edilmiştir. Söz konusu düzenleme ile ilgili madde gerekçesinde, “Düzenleme uyarınca, arabulucuya başvurma zorunluluğu için kanuna veya bireysel yahut toplu iş sözleşmesine dayanan alacak veya tazminat talebinin iş ilişkisinden kaynaklanması gerekmektedir. Ayrıca bu talebe ilişkin olarak tarafların işçi ve işveren olması ve taleplerin birbirlerine karşı ileri sürülmüş olması şarttır. Bu kapsamda işçi tarafından talep edilebilecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, sendikal tazminat, ücret, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile işveren tarafından talep edilebilecek ihbar tazminatı, cezai şart, avansın iadesi ve eğitim gideri gibi alacak ve tazminat kalemleri için dava açmadan önce madde kapsamında arabulucuya başvurulması zorunlu olacaktır. Bu çerçevede 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen “Hizmet Sözleşmeleri” (genel hizmet sözleşmesi, pazarlamacılık sözleşmesi ve evde hizmet sözleşmesi) kapsamında kalan işçi ve işveren arasındaki alacak ve tazminat talepleri için de arabulucuya başvuru zorunluluğu bir dava şartı olarak kabul edildiğinden Kanunun 5 inci maddesi bu tür uyuşmazlıkları iş mahkemelerinin görevine dahil etmektedir.”ifadeleri yer almaktadır. Özü itibariyle söz konusu düzenlemeyi gerekçesi ile birlikte değerlendirince işçi veya işverenin iş ilişkisinden kaynaklanan alacağına hızlı ve etkin bir şekilde kavuşması için çok önemli bir gelişme olduğu aşikardır.

-Dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadan önce İş Mahkemelerinde dava açıldığı anlaşıldığı takdirde mahkemece herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

-Davacı, arabuluculuk süreci sonunda anlaşmaya varılamadağına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Söz konusu zorunluluğa uyulmaması durumunda mahkemece davacıya bir ihtar gönderilerek bir haftalık süre içinde söz konusu anlaşamama tutanağını mahkemeye sunması istenir. Davacının tutanağı sunmadığı takdirde mahkemece davanın usulden reddine karar verilir.

-Arabuluculuk sürecinin işleyişine ilişkin düzenlemeler (Arabuluculuk Bürosuna ilgililerce arabulucu belirlenmesi amacı ile başvuru, arabuluculuk bürosunun başvuru aşamasında başvuran taraftan aldığı bilgiler ve yapacağı işler, arabulucuların ilgili daire başkanlığı tarafından listeler halinde teşkili, arabuluculuk bürosunun yetkisine karşı tarafça itiraz edebilme, arabulucunun arabulucu faaliyet sürecinde yapacakları, arabuluculuk faaliyeti sürecinin gelişimi, arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre ve zamanaşımına etkisi, arabuluculuk sürecinin nihailenmesi, arabuluculukla ilgili söz konusu düzenlemelerde hüküm bulunmayan hallerde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanacağı)

-5953 sayılı Basın İş Kanununda düzenlenen gazeteciler ile 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında düzenlenen  gemiadamlarının söz konusu arabuluculuk ile ilgili madde kapsamında işçi sayıldıkları belirtilmiştir.

Temyizi( Yargıtay süreci ) mümkün olmayan kararlar

7036 sayılı kanunun 8.maddesi ile aşağıda saymak suretiyle belirtilecek olan kararlara karşı Yargıtay sürecine yani temyiz sürecine gidilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.Söz konusu davalar bölge adliye mahkemesi(istinaf) sürecinde görülebilecek ve kesinleşecektir. Düzenleme ile Yargıtay üzerindeki iş yükününde hafifletileceği düşünülmektedir. Söz konusu maddenin gerekçesinde, “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Temyiz edilemeyen kararlar” başlıklı 362 nci maddesinde bölge adliye mahkemelerince verilen ve tahdidi olarak sayılan hukuk mahkemesi kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır.Düzenleme ile, 6100 sayılı Kanundaki genel düzenleme yanında, iş hukukunun temel prensipleri dikkate alınarak daha kısa sürede kesinleşmesinde yarar umulan dava türlerinin de bölge adliye mahkemelerinde kesinleşmesi öngörülmekte ve bu şekilde bir yandan da Yargıtayın iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır.” ifadeleri yer bulmaktadır.Aşağıda kanun düzenlemesi kapsamında temyiz süreci mümkün olmayan mahkeme kararları belirtilmiştir.

*4857 sayılı Kanunun 20.maddesi kapsamında açılabilen fesih bildirimine itiraz davaları (işe iade talebine ilişkin davalar) üzerine verilen kararlar,

*İşverenlik tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar,

*6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun;

-24. maddesinin birinci ve beşinci fıkralarına göre, işveren tarafından işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerinin feshine ilişkin davalarda verilen kararlar,

-34.maddesinin 4. bendine göre, İşletme toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinin aranılan niteliğe sahip olup olmadıklarına ilişkin uyuşmazlık durumunda açılan davalara verilen kararlar,

-53.maddesinin birinci fıkrasına göre, uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıklara ilişkin açılan davalarda verilen kararlar,

-71.maddesinin birinci fıkrasına göre, karar verilen veya uygulanmakta olan bir grev veya lokavtın kanun dışı olup olmadığının tespiti amacıyla açılan davalara ilişkin verilen kararlar.

*4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun;

-10. maddesinin sekizinci fıkrasına göre, Sendika Genel Kurullarının toplantı zamanı, karar yeter sayısı gibi usule ilişkin aykırılıklarına karşı açılan davalara ilişkin verilen kararlar,

-14.maddesinin dördüncü fıkrasına göre, Sendika üyeliğine haklı bir neden gösterilmeden kabul edilmeyen kamu görevlisinin itirazına ilişkin açılan davalarda verilen kararlar.

4857 sayılı İş Kanunu kapsamında düzenlemeler

7036 sayılı Kanunun 11 ila 16. maddeleri vasıtasıyla 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında

değiştirici maddeler ve ek maddeler getirmiştir. Söz konusu yeni eklenen ve değişiklik getiren düzenlemeler aşağıda belirtilmiştir.

-İşe iade talebi bulunan işçi, İş Mahkemelerinde dava açmadan önceişveren tarafından kendisine fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren 1(bir) ay içinde dava şartı olan arabuluculuk kurumuna başvuru zorunluluğu getirilmiştir.

-Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan davanın açılması halinde davanın usulden reddi kararı taraflara resen tebliğ edilir.

-İş Mahkemelerinde dava açılması halinde davanın ivedilikle sonuçlandırılacağı, mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması durumunda, bölge adliye mahkemesininde ivedilikle ve KESİN olarak karar vereceği düzenlemesi getirilmiştir.

-İş Mahkemeleri veya Özel Hakem işe iade davası kapsamında baktığı bir davada işçinin işe başlatılmama durumunda şartları oluştuğu takdirde hakedeceği işe başlatılmamaya ilişkin tazminatı ile işçinin boşta geçirdiği süreye ilişkin ücretini ve diğer haklarını dava tarihindeki ücreti üzerinden hesap ederek parasal olarak kararlarında belirtmeleri gerektiği düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile işçinin işe başlatılmama durumunda söz konusu kararda yazan parasal tutarın tahsili için ikinci bir mahkeme kararına gerek kalmadan harekete geçebilmesi sağlanmıştır. Ayrıca yargı yükünün hafifletilmesi hesap edilmiştir.

-İşe iade davaları ile ilgili olarak arabuluculuk faaliyeti neticesinde anlaşmaya varılması durumunda tarafların işe başlatma tarihini, işçinin boşta geçirilen süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının ve işe başlatılmama durumunda söz konusu olacak tazminatın parasal miktarlarını belirlemeleri zorunlu olduğu, aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılacağı ve son tutanağın buna göre düzenleneceği belirtilmiştir.

-Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri personelinin,iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerle ilgili kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacak şikayetlerini inceleme yetkisi kaldırılmıştır. Söz konusu durumda olan işçiler önce arabulucuya, arabulucuda çözüm bulamazlarsa Yargı yoluyla alacak hakkını arayacaktır. İş sözleşmesi devam eden işçilerin bireysel alacak şikayetlerini inceleme bakımından ise Çalışma Bakanlığının İş Müfettişleri eliyle denetleme yetkisi sürmektedir.

-İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı (bildirim şartına uyulmama durumunda ödenen tazminat), eşit davranma ilkesine aykırı olarak yapılan fesih neticesinde ödenen tazminat ve kötüniyet tazminatıiçin zamanaşımı süresi 5 yıl olarak öngörülmektedir. Söz konusu durum ile ilgili madde gerekçesinde, “Feshe bağlı alacaklar, 6098 sayılı Kanunun 147 nci maddesinde tahdidi olarak sayılan ve beş yıllık zamanaşımına tabi alacaklar arasında sayılmadığı için anılan Kanunun 146 ncı maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabidir. İşverenler yönünden bu sürenin uzun olduğu, yapılan bir fesih sebebiyle on yıl boyunca dava tehdidi ile karşı karşıya kalınmasının yeni yatırımlar yapılması konusunda işverenlerin cesaretini kırdığı ve ekonomik anlamda önünü görme ve plan yapma konusunda sıkıntılar yaşanmasına sebep olduğu sıklıkla dile getirilmektedir. İşçiler yönünden ise fesih tarihinin tartışmasız ve net bir şekilde bilindiği, feshe bağlı alacağını dava etmek isteyen işçi için günümüz iletişim imkanları ve bilgilendirilme durumu dikkate alındığında, fesihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin çok uzun olduğu, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalmanın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerektiği ifade edilmektedir.” ifadeleri yer almaktadır.Ayrıca yıllık izin ücreti alacağı ile söz konusu tazminatlar için 5 yıllık zamanaşımı kuralı 7036 sayılı kanunun yayımı tarihinden sonra sona eren iş sözleşmeleri hakkında uygulanacaktır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında düzenlemeler

7036 sayılı Kanunun 17 ila 28. maddeleri vasıtasıyla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında değiştirici maddeler ve ek maddeler getirerek uygulamada sorun olan konular çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Söz konusu maddeler genel olarak; tanımlar kısmında “idare” tanımı yapılması, arabulucuların uzmanlık alanlarının belirlenmesi, arabuluculuk kapsamında adli yardım, arabuluculuk müzakerelerine katılabilecekler ve idareyi müzakerelerde temsil edecek üyeler, arabulucunun son aşamada çözüm önerisi sunabilmesi, arabuluculuk anlaşma belgesinin niteliği, arabuluculuk faaliyeti esnasında üzerinde anlaşılan konular hususunda dava açılamayacağı, arabulucu siciline kayıt ile ilgili düzenlemeler, arabuluculuk büroları kuruluşu ile ilgili düzenleme, arabuluculuk kurulu teşkilinde düzenleme hususlarını ihtiva etmektedir.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında düzenlemeler

7036 sayılı Kanunun 29 ila 36. maddeleri vasıtasıyla 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında değiştirici ve ek maddeler getirilerek söz konusu kanunun ilgili maddelerinde istinaf kanun yoluna ilişkin uyum düzenlemeleri yapılmıştır.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

7036 sayılı Kanunun 10.maddesi ile 30.1.1950 tarihli 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırmıştır. Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı kanuna yapılan atıfların 7036 sayılı kanuna yapıldığı sayılacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.